KONURALP MÜZESİ
Düzce-Konuralp Beldesi'nin girişinde yer alan müze, 3 teşhir salonu, 1 laboratuvar, 2 depo, 1 konferans salonu ve idari bölümlerden oluşur.
Bolu Müzesi'nden devredilen eserlerle birlikte, Konuralp (Prusias ad Hypium) antik kentinden çıkan buluntulardan oluşan; 1789 adet arkeolojik, 456 adet etnoğrafik ve 3837 adet sikke (antik para) olmak üzere toplam 6082 adet eseri mevcuttur.
12 Kasım 2003 tarihinde teşhire açılan Konuralp Müzesi, tarihe meraklı ziyaretçilerini bekliyor.
Arkeoloji Salonu:
Arkeoloji salonunda, Tunç çağlarından (MÖ. 3000-2000) itibaren Bizans 'a (MS.395-1453) kadar çeşitli dönemlere ait eserler; pişmiş toprak kaplar, kandiller, pişmiş toprak ve mermer heykelcikler, metal eserler, takılar, cam kaplar ve mezar hediyeleri, kronolojik bir anlayışla sergilenmektedir. Ayrıca, Grek, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait altın, bronz ve gümüş paraların sergilendiği dört adet de sikke seksiyonu mevcuttur.
Etnoğrafya Salonu;
Geleneksel kültürü yansıtan bu salonda; el işlemeleri, yöresel kıyafetler, süs eşyaları, mutfak kapları, aydınlatma araçları, kişisel eşyalar, kılıçlar,tüfekler vs. görülebilir. Ayrıca, anlatımı kuvvetlendirmek için mankenlerle canlandırma yapılmış, gelin odası ve geleneksel döşenmiş bir ev odası oluşturulmuştur.
Müze Bahçesi;
Müze bahçesinde, Konuralp (Prusias ad Hypium) antik kentinde gün ışığına çıkan, büyük mimari parçalar, sütunlar, bomoslar (adak yazıtları), osthotekler (ölü küllerinin konduğu küçük taş lahitler), şehir yasası yazıtları, pithoslar ( büyük depolama kapları), mezar stelleri (mezar taşları) vs. sergilenmektedir.
Kentin doğusunda bulunmuş, diş sırası, rozet ve kasetlerle süslü mimari bloklar ve MS. II. Yüzyıla ait , bir yüzü Gorgo (mitolojik yaratık), diğer yüzü bitki motifleriyle işlenmiş kompozit (karışık) tarzda sütun başlıkları, Konuralp'in (Prusias ad Hypium) zengin tarihine işaret eder.
Müze bahçesindeki eserlerin en görkemlilerinden biri, mermerden yapılmış MS. I. Yüzyıla tarihlenen büyük lahittir. Bu lahit, Konuralp'in batısında nekropolün (antik mezarlık) bulunduğu Tepecik'te 1937 yılında bulunmuştur. Lahtin uzun yüzüne kabartma olarak, öküz başlarının (bucranium) taşıdığı çelenkler işlenmiştir. Bunların ortasında yazıtsız bir "tobula ansata" görülür. Lahitin alt kısmına çeşitli hayvanlar; domuz, aslan,kartal ve balıkçı kuşu figürleri resmedilmiştir.
Bahçede yer alan eserlerin bir kısmını adak yazıtları (bomoslar) oluşturur. Bunlar, Prusias kenti için iyi işler yapmış önemli kişileri onurlandırmak veya ölülerin arkasından onları şereflendirmek için dikilmiş övgü yazıtlarıdır.
ANTİK TİYATRO (MS. I. Yüzyıl)
Konuralp'in Roma Döneminde inşa edilmiş en önemli eserlerinden biridir. Halk arasında 40 basamaklar olarak da bilinen, manzaraya hakim konumda, güneye bakan tiyatronun uzunluğu 100 m., genişliği 74 m.'dir.
Yarım daire biçimindeki Cavea'sı (oturma alanı), aslan pençeleriyle süslü oturma basamakları ve her iki yanda görülen orkestra alanına girişi sağlayan Parodosları (kemerli geçitler) ve büyük sahne binasının bir bölümü bugün hala ayaktadır.
ATLI KAPI
Antik çağda, şehre giriş yapılan kapılardan biridir. Üzerine at motifi işlenmiştir. Günümüzde Antik Tiyatro'ya giden bir ara sokak içinde kalmıştır.
Güney sur duvarları üzerinde bulunmaktadır.
SUR DUVARLARI
Antik çağda Prusias ad Hypium antik kentini çevreleyen sur duvarlarının güney ve batı bölümündeki bir kısmı bugün hala ayaktadır. Konuralp'in hemen her sokağında ve yol üzerinde rastlayacağınız sur duvarları en son Bizans döneminde kullanılmış ve tamir edilmiştir.
SU KEMERLERİ (AQUADÜKLER)
Günümüzde Kemerkasım Köyü olarak bilinen yerden, Konuralp (Prusias ad Hypium) antik kentine su taşımak amacıyla inşa edilmişlerdir. Su kemerlerinin günümüze kalan izlerini Konuralp'te Antik Tiyatronun üst kısmında mahalle içinde, bir kısmını ise Kemerkasım Köyü'nde görmek mümkündür.
ROMA KÖPRÜSÜ
Roma Döneminde inşa edilmiş köprü, Çilimli'ye ulaşan antik yol üzerindedir. Günümüzde Konuralp'in Akçakoca istikametinde yer alan yolun kenarında kalmıştır. Tabak çayının üzerine inşa edilen üç kemerli mermer köprünün izleri halen görülebilmektedir.
DÜZCE'NİN İLÇELERİ
AKÇAKOCA
Deniz kenarında yer alan ve geleneksel mimari üslubuyla inşa edilmiş evleriyle ön plana çıkan Akçakoca, Düzce'nin en önemli ilçesidir. Tarihi ahşap evlerin yoğun olarak korunduğu Yukarı Mahalle Kentsel SİT alanı olarak tescil edilmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da desteğiyle evler bir bir restore edilmeye başlanmış, geleneksel mimari üslubunu yaşatan bu evler gelecek kuşaklara aktarılmak üzere koruma altına alınmıştır.
Diapolis Antik kenti olarak bilinen Akçakoca, Düzce'nin denize açılan kapısıdır. Düzce tarihine damga vuran dönemlerin hepsi burada da yaşanmıştır ancak, Akçakoca tarihini Düzce tarihinden ayıran en önemli unsur Cenevizliler Dönemidir. 4. Haçlı seferleri sırasında kısa bir dönem Ceneviz kolonisi olarak zaptedilen Akçakoca'da bu dönemde Cenevizlilerin kullandığı bir de kale vardır. Bugün de adı Ceneviz Kalesi olarak bilinir.
Düzce'yi boydan boya kateden Melen Çayı (Hypios Çayı) Akçakoca'da Melenağzı denilen bir bölgeden denize dökülür. Antik çağlarda bu çayın debisinin küçük tekneleri kaldırabilecek kadar yüksek olması nedeniyle, Roma Döneminde Düzce'den elde edilen ağaç tomruklarının teknelerle taşınarak Melenağzı'ndan gemilere yüklendiği ve ticaret yapıldığı bilinmektedir.
Akçakoca- Çayağzı Köyü Tarihi Cuma Camisi
Tescil edilen ve ardından restorasyonu tamamlanan tarihi cami Düzce'nin geleneksel "çantı tipi" camilerindendir. Çantı tipi camiler yörede bol bulunan ağaç tomruklarının çivi kullanılmadan birbirine geçirilmesi suretiyle inşa edilmişlerdir. Düzce çevresindeki köylerinde 16 ve 17 yüzyıllarda yapılan köy camilerinin genellikle bu tipte inşa edildiği bilinmektedir. Bu tip camiler yakın çevredeki üç beş köyün ortaklaşa kullandığı camilerdi. Köylüler Cuma namazlarında bu merkezi camide toplanır ayrıca aynı gün kurulan pazardan alışverişlerini yapar köylerine dönerlerdi. Bu merkezi camiler hangi köyde yer alırsa alsın genel olarak tümü Orhangazi Cuma Camisi olarak adlandırılmıştır.
Akçakoca – Hemşin Köyü Tarihi Camisi
Armudu ile meşhur Hemşin Köyü'nde yer alan cami, taş ve ahşap kullanılarak inşa edilmiştir. Yaklaşık 300 yıllık geçmişi bulunan cami, eskiden çevre köylerin Cuma Namazı için toplandıkları bir camiydi. Restorasyonu yapılmıştır.
Akçakoca Yenice Köyü- Köy Aletleri Müzesi
Yenice köyü Hemşin Köyü'ne bitişik bir köydür. Burada muhtarlık, eskiden köyde kullanılan tarım aletleri, iş aletleri gibi ilginç eşyaları bir araya getirip sergilemiş. Unutulmaya yüz tutmuş, tarihi tanıklar olarak anlatacakları çok şey var.
KAYNAŞLI
Antik çağlarda ve Osmanlı Döneminde, iç bölgelere geçiş yolu üzerinde olması nedeniyle orduların konakladığı bir yer olarak bilinmektedir.
Düzce ve çevresi 1323 yılında Orhangazi Bey Döneminde Osmanlı topraklarına katılmıştır. Bu dönemde yöreye yerleşen Manav Türkleri bölgenin ağaçlık alan olması nedeniyle, tamamen ahşap, çivi kullanılmadan ağaç kütüklerinin birbirine kertilmesiyle yapılmış" çantı tipi "denilen camiler inşa etmişlerdir. Bu çantı tipi camilerin en eski ve en güzel örneklerinden biri de Sarıçökek Köyü'nde bulunan 400 yıllık tarihi "Cuma Camisi"dir. Bu cami 2008 yılında tescil edilmiştir.
Bu caminin hemen yanında Osmanlı Dönemine ait bir Han kalıntısı mevcuttur. Kaynaşlı'nın tarihi ticaret yolu olarak bilinen İpek Yolu üzerinde olduğu bilinmektedir.
DÜZCE İLİ TAŞINMAZ KÜLTÜR VARLIKLARI
Düzce İlinde 222 adet tescilli taşınmaz kültür varlığı bulunmaktadır.